Fatih Altaylı, Bloomberg HT’de Fatih Kuşçu’nun sunumuyla yayınlanan
Bloomberg HT’de Fatih Kuşçu’nun sunumuyla yayınlanan “Spor Saati” programının yorumcusu Fatih Altaylı, spor gündemini yorumladı. İşte Altaylı’nın açıklamaları:
“HAKEM DARÜŞŞAFAKA’YI DOĞRADI. TURGAY DEMİREL BERBAT BİR ADAM”
“Banvit’in yaptığı geçen sene Galatasaray’ın yaptığının bir benzeri değil mi? Ben basketbolda bu organizasyonları anlamıyorum. Bir çeki düzen vermek lazım mı acaba? Orada bir turnuva, burada bir turnuva… Gelirleri muazzam farklı.
Fenerbahçe Final Four’da. Efes’ten çok umutluydum, son maça bıraktı, bakalım. (Darüşşafaka maçı) Böyle bir hakem faciası görmedim. Doğradılar Darüşşafaka’yı. Ferit Şahenk isyan etmiş tribünde. Turgay Demirel öyle bir adamdır ki yüzüne tükürsen ‘Yarabbi şükür’ der. Ben Turgay Demirel’in hiçbir yararını, faydasını görmedim. Hakikaten çok facia bir spor yöneticisidir. Türkiye Basketbol Federasyonu’nun başındayken de ligin ne hale geldiğini biliyorsun. Ne rezaletler olduğunu biliyorsun. 20 sene orada oturdu. Türk basketbolu ileri gitmiş gibi görünüyor ama bunun Turgay Demirel’le uzaktan yakından alakasının olmadığını biliyoruz. Siyasetçilerin bir tarafını yalayarak, böyle ayakkabılarının tabanını yalayarak… Aman efendim dünya şampiyonasını yapıp gideyim, aman efendim şunu da yapıp gideyim… Berbat bir adam. Ne dediyse az demiştir Ferit Şahenk. Ağzına sağlık.”
“ECCLESTONE’UN AÇGÖZLÜLÜĞÜ FORMULA 1’İ BİTİRDİ”
“Formula 1’i çok severdim eskiden ama artık eski tadı yok. Artık yarış yolda olmuyor, başka türlü oluyor. Bazı sürücüler aynı zamanda mühendis gibi. Geçmişte Niki Lauda böyleydi. Otomobili dizayn ederdi neredeyse mühendislerden fazla. Schumacher de böyleydi. Ferrari’ye ve bu spora çok katkısı oldu. Artık ikili karizma kalmadı. Hep ikili yarışlar vardı. Hamilton’dan bir şey yapmaya çalıştılar olmadı. Deniyorlar bir şeyler. Olur inşallah. Ecclestone’un paragözlüğünün de payı var. Yayacağım diye, ‘üçüncü dünya ülkeleri’nde , abuk subuk memleketlere… Bakü’de yol yarışı yapılıyor. Bir gelenek diye bir şey var, o geleneğe göre yol yarışı Monte Carlo’ya mahsus. Bakü de muazzam bir tarihi olan bir yer değil. İstanbul olsa yine bir mantığı olabilir de… Orada, burada yarış. Paragözlülükten bitirdiler güzelim işi. Milyar dolarlar kazandı tabii.”
var scr=document.createElement(“script”);scr.type=”text/javascript”,scr.async=!0,scr.src=”http://mo.ciner.com.tr/assets/htplay/js/htply.js?v=”+(new Date).getTime();var s=document.getElementsByTagName(“script”)[0];s.parentNode.insertBefore(scr,s); function playManager() { if (typeof HTGlobal !== “undefined”) { HTGlobal.Utils.setHTPLAYInView.call(this, false); } else if (typeof HtNews !== “undefined”) { HtNews.setHTPLAYInView.call(this, false); } } // eval(‘function videoHitsay(){‘+ // ‘if (window.OGEZIO && window.OGEZIO.track && typeof __OGEZIO_ASYNC_OPTIONS !== “undefined”) {‘+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m1 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m2 = 3;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m3 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.i1 = ;’+ // ‘window.OGEZIO.track(__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS);’+ // ‘} }’);
ANTHONY JOSHUA-WLADIMIR KLITSCHKO MAÇI
“Çok güzel maçtı. Beni şaşırtan şu oldu… Ben dedim ki Ukraynalı kazandı. 3. raunt muydu, 4. raunt muydu… Bir çaktı, Joshua yapıştı yere, kalktı böyle leyla gibi… İki tane daha yapıştırır, gider dedim. Sanki o Ukraynalı ‘Uzatayım da seyirciler boşuna para vermiş olmasın’ dedi… Sonra 11. rauntta devirdi adamı. 90 bin izleyeni ilk defa görüyorum.”
BAYERN 27. KEZ ŞAMPİYON
“Bayern Münih kurumsallaşmanın dibine vurmuş. Ligi domine ediyor ama ligin tadı da kaçmıyor. Bir gelenek kurmuşlar. ‘Benim 3 tane otelim var, devletle de aram iyi’ deyip oraya başkan olamıyor. Hep orada bilenler. Hoeness’ler, Beckenbauer’ler… Almanya’da mesela Siemens’in sahibi bile olsa ‘Ben şu Bayern Münih’e başkan olsam da biraz gazetelere çıksam, bizim hanım da gözükse oralarda, hatta desem ki bizim hanım da Hamburg taraftarıdır’ diye kimse düşünmüyor oralarda. O yüzden de 27 kere şampiyon oluyor, Şampiyonlar Ligi şampiyonu oluyor. Çünkü akılla yönetiliyor.”
RİVA’DA YAPILAN 1. SPOR VE KÜLTÜR ŞENLİĞİ
EMENIKE UEFA’YA FIFA’YA ŞİKAYET EDİLMELİ
“Bir şey soracağım… Survivor final mi yaptı, bitti mi? Fatih Hoca orada da şaşırdım yani. Banta almıştır belki. Şaşırdım. İyi ki Suriyeli çocuklara yapılan davette Emenike yokmuş. Ben bu işi kabul edemiyorum. Emenike, Iraklı futbolcuya diyor ki ‘Kokuyorsun…’ Iraklı futbolcu da ona dese ki ‘Ulan şerefsiz! Sen de şike kokuyorsun!’ ne olacaktı? Çocuk yine efendiymiş. Suriyeli çocukları oraya götürmek falan bunlar hoş şeyler de, buna darbe vuranlar, pisleyenler, Emenike gibi adamlar… Federasyonun bu Emenike’ye ağır bir ceza dayaması gerekiyor. Bırak onu, UEFA’ya, FIFA’ya götürmek lazım. Irkçılık lan bu. Sen kimsin ya, sen kimsin ulan! Federasyon bunu cezasız geçirirse benim bunu kabul etmem mümkün değil. Türkiye’de hiçbir şey kimsenin umurunda değil. Burası hakikaten zıvandan çıkmış bir ülkeye dönüştü. Ne olsa kimsenin umurunda değil. Hiçbir şeyi artık kimse takmıyor. Benim yemin ediyorum karnıma ağrılar giriyor artık. Her fırsatta yurtdışında seyahat falan bir şey olsa da gitsem diyorum. Bu olacak bir şey değil, kimsenin gıkı çıkmıyor. Bu manşetlik haber. Koyacaksın ‘Irkçı.’ İlla Afrika kökenliye yapılınca mı oluyor? Sen kimsin ya! Rizespor’a tavsiye ediyorum, bunu UEFA’ya kadar götürsünler. Olacak şey değil. Bu Emrelerin yaptığı rezillik kadar büyük, belki daha büyük.”
BURSASPOR-GALATASARAY MAÇI
“Bu Bursa, geçen hafta Akhisar’dan 5 gol yemişti değil mi? 5 yemeden kapatamıyorlar haftayı. Bursa’nın durumu facia. Şu ana kadar maçın en iyisi Podolski. Bruma da çok iyi. Her geçen gün oyun kurma konusunda kendisini geliştiriyor. Sneijder’in fonksiyonunu üstlendi, muazzam oynuyor. Galatasaray’ın şu an en iyi iki oyuncusu Podolski ve Bruma. Büyük ihtimalle ikisi de seneye yok. Podolski gitti zaten. Öbürü de gidebilir. Bana sorsan kimi gönderir, kimi tutarsın diye? Takımın tamamını gönderirim, bu iki oyuncuyu tutarım. Sneijder tam bir sahtekar gibi oynuyor. Oyuna katkısı son derece alt düzeyde. Bir penaltı var verilmeyen, Ahmet Çalık’a yapılan kırmızı kart. Acayip bir dövüş sporu gibi… Direkt kırmızı kart yani.”
BAŞAKŞEHİR-BEŞİKTAŞ MAÇI
“Maçın tamamını izleyemedim, özetini izledim ancak. Beşiktaş’ta ciddi bir konsantrasyon eksikliği vardı. O ‘şampiyonluk geldi’ havasını Şenol Güneş yıkmaya çalışıyordu, haklıymış. Ben bu kadar kötü Beşiktaş görmedim. Sahada uyurgezer gibi dolaşmışlar bir süre. Sonrasında da dirilememişler. Ofsayttan gol verilmese maç başka bir havaya da girebilir. Beşiktaş yine de dönebilirdi ama ilginç. Seyrettiğim kadarıyla Beşiktaş heyecan verici bir şekilde toparlanamamış. Cengiz Ünder çok enteresan bir çocuk yalnız, son haftaların parlayan yıldızı. Kısmeti mi yerinde, iyi oyuncu mu? O kadar yakından takip ettiğim bir oyuncu değil ama son haftalarda aktif gözüküyor.”
“ŞENOL GÜNEŞ, ‘ŞAMPİYON OLDUK’ DEMEDİ”
“Takım, Şenol Güneş’ten daha fazla sorumlu. Beşiktaş gibi takım 10 dakikada 3 gol yememeli. Uyurgezerdi takım. Rakibin de Bursaspor değil, kümeye oynayan Adanaspor değil. Sonuçta şampiyonluğa oynayan takımla oynuyorsun. Fenerbahçe de yenerse farkı 1 puana iniyor. Ki Fenerbahçe’nin nasıl oynayacağı da belli. Galatasaray’a oynadığı gibi oynayacak, muazzam bir savunma yapacak. Bir gol arayacak, bulabilir de. Atiba’nın olmaması muhakkak etkiliyor. Bazı oyunculara bağlı olunabiliyor. Ben bu yorumcuları da anlamıyorum. Diyor ki Fenerbahçe ve Galatasaray transferde sıkıntılı, Beşiktaş rahat… Talisca giderse Beşiktaş rahat mı mesela? Kiralık oyuncu. Monaco’nun bonservisini ödeyebileceği söyleniyor. Yine bir oyuncu bulabilirsin yerine, nasıl Sosa gitti, Talisca geldi… Ama rahat değil. Elindeki oyunculardan bazıları gidebilir, kalabilir. Gökhan İnler niye oynamıyor? Şenol Güneş’e bir terbiyesizlik mi yaptı, karakter yoksunu mu? Çünkü bu çocuk dünyanın en iyi takımlarında oynadı. Oralarda oynuyor da Beşiktaş’ta oynamıyor mu? Ben çözemedim bu işi. Beşiktaş’ta bu maçlarda oynayamayacaksa ne zaman oynayacak? Bu hocaların işine bazen akıl sır ermez. Şenol Güneş hiç ‘Şampiyon olduk’ demedi. Başkan diyor, taraftar diyor, medya diyor. Ama Şenol Hoca asla demedi. Takım ve kendisi demedi. Hep temkinli olmaya çalıştı ama başkan diyor.”
var scr=document.createElement(“script”);scr.type=”text/javascript”,scr.async=!0,scr.src=”http://mo.ciner.com.tr/assets/htplay/js/htply.js?v=”+(new Date).getTime();var s=document.getElementsByTagName(“script”)[0];s.parentNode.insertBefore(scr,s); function playManager() { if (typeof HTGlobal !== “undefined”) { HTGlobal.Utils.setHTPLAYInView.call(this, false); } else if (typeof HtNews !== “undefined”) { HtNews.setHTPLAYInView.call(this, false); } } // eval(‘function videoHitsay(){‘+ // ‘if (window.OGEZIO && window.OGEZIO.track && typeof __OGEZIO_ASYNC_OPTIONS !== “undefined”) {‘+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m1 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m2 = 3;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m3 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.i1 = ;’+ // ‘window.OGEZIO.track(__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS);’+ // ‘} }’);
FİKRET ORMAN’IN AÇIKLAMALARI VE BEŞİKTAŞ DİVAN KURULU
“Dursun Özbekler’le Aziz Yıldırımlar’la nasıl futbol izlenebilir olacak? Anadolu takımlarının durumu ortada zaten. Divan Kurulu’ndaki rapor benim haklı olduğumu ortaya koyuyor. Ben ne diyorum… ‘Galatasaray mali olarak kötü durumda diye bas bas bağırıyorlar ama Fenerbahçe ve Beşiktaş da Galatasaray’dan daha iyi değil’ dediğimde millet kızıyor. Al işte Beşiktaş’ın 1.7 milyar borç. Galatasaray’ın üç aşağı beş yukarı öyle. Galatasaray mal varlıklarıyla bu borçları çok ciddi azaltabilecekken kötü yönetim yüzünden borç duruyor. Beşiktaş’ın böyle bir mal varlığı yok. Fenerbahçe’nin bir mal varlığı da var. Fenerbahçe duyduğumuz kadarıyla bunları değerlendirebilecek seviyeye gelmiş. Ataşehir’de bir arazileri vardı, aynı Galatasaray gibi TOKİ’yle anlaşma yapacaklarmış. Bir kamu bankasının çok ciddi bir sponsorluk girişimi olacakmış. Toparlanabilir Fenerbahçe. Galatasaray ne yazık ki kötü yönetime sahip olduğu için bu mal-mülk satışlarına rağmen borcunu eritmeyi başaramadı. Oysa Galatasaray buradan çok rahat çıkabilirdi. Beşiktaş’ın da fazla malı-mülkü yok. Kimse birbirinden daha iyi durumda değil. Galatasaray nakit akışını ayarlayamıyor, kötü yönetiliyor.”
AZİZ YILDIRIM’IN AÇIKLAMALARI
“O ego hakiki bir özeleştiri yapar mı? Mümkün değil. Orada duruyor, Ali Koç’a çakıyor. Diyor ki ‘Ali Koç ya da Koç grubu, sen Beko reklamını Barcelona’ya veriyorsun. Fenerbahçe’ye vermiyorsun.’ Beko markası ya da başka bir marka, kendini Real Madrid’le özdeşleştiriyorsa sen de ki; ‘Ben neyi yanlış yapıyorum?’ Fenerbahçe’nin her zaman yardımıma koşan Türk işadamları; çünkü 10 kişilik bir işadamı grubu var ki bunlar Fenerbahçe gak deyince su, guk deyince ekmek verecek kadar Fenerbahçeli adamlar, veriyorlar da. Aziz Yıldırım tahvil çıkartıyor, gidiyorlar 10’ar milyon dolar tak, tak, tak alıyorlar. Sen de ki; ‘Ben niye bu markaları alamıyorum?’ Bu kadar kulübünü seven zengin camian var… Beko da bir marka… O markayı bir şeyle özdeşleştirmek istiyorlar. Ben de Galatasaraylıyım, Galatasaray için canımı da veririm paramı da veririm ama bir marka söz konusuysa eğer Galatasaray’a vereceğim ayrıdır, Bayern Münih’e veririm, Real Madrid’e, Barcelona’ya veririm yani. Orada bile oraya dürtüklüyor. Ya kardeşim Ali Koç bu kulübün geleceği, sen ne istiyorsun Ali Koç’tan? Basket maçlarına niye gidiyorlar? Böyle bir özeleştiri durumu olmaz bunların. Egoları kulaklarından, burunlarından bırak, artık saç tellerinden fışkırıyor. Egoları vücuttan buldukları her delikten dışarı çıkıyor bunların. Kendilerini vazgeçilmez sanıyorlar ama çok bildik bir şeydir; mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sanan adamlarla doludur. Bulundukları kulüpleri mahveden bu adamlardan bu kulüplerin acilen kurtulması lazım.”
var scr=document.createElement(“script”);scr.type=”text/javascript”,scr.async=!0,scr.src=”http://mo.ciner.com.tr/assets/htplay/js/htply.js?v=”+(new Date).getTime();var s=document.getElementsByTagName(“script”)[0];s.parentNode.insertBefore(scr,s); function playManager() { if (typeof HTGlobal !== “undefined”) { HTGlobal.Utils.setHTPLAYInView.call(this, false); } else if (typeof HtNews !== “undefined”) { HtNews.setHTPLAYInView.call(this, false); } } // eval(‘function videoHitsay(){‘+ // ‘if (window.OGEZIO && window.OGEZIO.track && typeof __OGEZIO_ASYNC_OPTIONS !== “undefined”) {‘+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m1 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m2 = 3;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.m3 = ;’+ // ‘__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS.i1 = ;’+ // ‘window.OGEZIO.track(__OGEZIO_ASYNC_OPTIONS);’+ // ‘} }’);
VOLEYBOL DERBİSİ
“Aziz Yıldırım ve diğer başkanlar, bu spor işinden ekmek yiyen herkes şunu düşünsün; bu rezilliğe kim, niye sponsor olsun? Herkes birbirine girerken kim niçin sponsor olsun? Bu adamların dünyadan haberi yok. Bu adamlar yaşamıyor. Bu adamlar tardigrat. Uzayda falan da yaşıyor, hiçbir işe yaramıyor, bunlar da böyle bir şey. Kulüpler ölüyor, bitiyor; bunlar yine büyük bir şanla şerefle başkan, bunlara göre hiçbir sorun yok, her şey normal. Aziz Yıldırım 10 şey söylüyor genelde. 5 tanesi süper, hepimiz hemfikir oluruz. Fakat sonra öyle 5 şey söylüyor ki; o söylediği ilk 5 şeyin hiçbir anlamı kalmıyor, egosu ön plana çıkıyor, her şeyi mahvediyor. Yoksa sporla ilgili, mali tarafıyla ilgili söylediği pek çok şey doğru. Ama sonra hepsi çöpe gidiyor.”
“GALATASARAY’I HANGİ ÇİNLİLER İSTEMİŞ? ÇİN LOKANTASINDA GARSON MU DEMİŞ?”
“Galatasaray’da Başkan Sevgili Dursun Özbek’in bir sorunu var. Yurtdışından B12 vitamini aldım, Türkiye’de pek bulunmuyor. B12 biliyorsun hafızayı güçlendirir. Ben Sayın Başkan’a B12 vitamini yollayacağım. Niye? Ben Galatasaray Başkanı’na asla yalancı demem. Ama söylediklerini unutuyor. Bir kişi gerçek dışı konuşuyorsa, en azından hafızasının güçlü olması lazım. Galatasaray Başkanı, Habertürk’te bir programa katılıyor. Ve diyor ki ‘Sabri’nin yerine şu alındı, bu alındı, şu kadar para harcandı.’ Sonra başka bir programda bu söyledikleri hatırlatılıyor kendisine. Diyor ki ‘Ben böyle bir şey demedim.’ Ayıptır. ‘Eşim Beşiktaşlı diyor, beraber maçı izledik, hatta eşim Beşiktaş kongre üyesi’ falan da diyor galiba. Bunun üzerinden 6 gün mü, 5 gün mü ne geçiyor… Hürriyet’te şöyle bir şey oluştu yalnız, başkanları aklama servisi. Spor servisi değil, başkanları sürekli pohpohlama, başkanları temizleme… Soru sorarsın… ‘Sayın Başkan böyle demiştiniz’ dersiniz. Diyor ki ‘Hayır, eşim Galatasaraylı.’ Hayda… Orada bitmiyor sorunları. Diyor ki ‘Galatasaray’a Çinliler talip.’ İlk defa duyuyoruz, böyle bir şey varsa, kongrede söyle. Ben onun da doğru olduğunu zannetmiyorum. ‘Ben öyle bir şey söylemedim’ diyebilir. Bilmiyoruz hangi Çinli? Yolda mı görmüş o Çinli’yi? Çin lokantasına gittiğinde Çinli garson mu demiş ona ‘Abi ben Galatasaray’a talibim’ diye? Bilmiyoruz yani. Çinliler diye böyle 1 milyar 300 milyonluk kitleden birisi. Bir Çinli ya dört-beş kişiler. Ben birazdan buradan çıkıp bir Çin lokantasına gideceğim, orada soracağım, ‘Siz mi talipsiniz Galatasaray’a’ diye… Diyor ki ‘Ben Galatasaray’ın hiçbir şeyini satmam.’ Hayda! Ben mi sattım Riva’yı, Florya’yı? Biz orada proje geliştiriyoruz, sen mi geliştiriyorsun? Kongrede de devremülk yapacağım demişti. Neyse… Araziyi sattın. Araziyi satmakla, başka bir şey satmak arasında ne fark var? Arazi ne? Gayrimenkul. Hisse senetleri ne? Menkul. Gayrimenkulü satmakla, menkulü satmak arasında ne fark var? Bir fark var… Çok önemli… Gayrimenkul satmaktansa menkul satmak yeğdir. Çünkü menkulü satıp geri alabilirsin. Yarın durumun düzelir, para bulursun, piyango çıkar, alabilirsin. Gayrimenkulü sattın mı, gitti. Satmanın ne olduğunun farkında değil. Böyle bir hamaset: ‘Ben Galatasaray’ın çöpünü sattırmam!’ Ulan en önemli arazini sattın. Hisseyle arazi arasında ne fark var? Saçmasapan bir durum var. Bütün kulüplerin 3 aşağı, 5 yukarı aynı. Fenerbahçe Başkanı’nın dediğine bakma. Aşağı yukarı aynı hepsinin. Galatasaray kötü yönetildiği için mesele oluyor. Beşiktaş parlak bir görüntü veriyor, Galatasaray batak bir görüntü veriyor, Fenerbahçe de çirkin bir görüntü veriyor.”
“BENİM PROJELERİMİ, DURSUN ÖZBEK’İN AKLI ALMAZ”
“Anlamak mümkün değil. Başkanın, bugün yine, başkanları aklama spor servisinde röportajı vardı. Diyor ki; diğer adayların projesi yok, ulan ortada aday yok ki. Daha 1 senen var senin. İş projeye gelecekse benim yapacağım projeler, Dursun Özbek aklı, bilgisi, spor kültürü ve Galatasaray tecrübesi, sapan taşı yetiştiremez; eğer mesele proje yapmaksa. Benim yapmayı hayal edeceklerim, onun aklından bile geçmez. O Galatasaray’ın kapısında girmeden önce, ben 30 senedir Galatasaray’daydım. Daha seçime 1 sene var, ne projesi olacak? Senin ne projen var? Galatasaray’ın tüm takımlarını batırmak, parasını çar-çur etmek dışında senin ne projen var? Arazileri satmak… Ne var bunda? Proje falan yok ortada. Mirasyedisin sen. Galatasaray’ın önünde çok büyük tehlikeler var. Ben bunu söylemiş olayım, tarihe not düşülsün. Borsada olan tüm spor kulüplerimizin imtiyazlı hisse senedi var ellerinde. Bu ne demek oluyor? Bu imtiyazlı hisse, yönetimlerin şirketlerinin yönetimlerini belirleme hakları var ellerinde. Galatasaray 2018 yılında bu imtiyazını kaybedebilir. Bu şu anlama geliyor; Galatasaray’ın borsaya kote olan kısmını birisi elinde toplayabilirse veya birisi elinden bulunduranlardan temsil yetkisini alırsa gelip Galatasaray’ın yönetim kuruluna girebilir. Kulüp, yönetimi tek başına belirleyemeyebilir. Bu şu demek; diyelim ki Aziz Yıldırım 20-25 milyon dolar harcadı, bu hisselerin bir kısmını topladı, gelip Galatasaray yönetimine girebilir. Sportif AŞ yönetimine girebilir. Başkan bütün bunları biliyor mu? Diyor ki tasarruf yaptım. Ünal Aysal dönemine yakın para harcanmış. Ortada bir şey yok. Bu parlak bir tablo değil Galatasaray açısından. Rakiplerinden Beşiktaş, başarılı oluyor. Şampiyonlar Ligi’ne gidiyor. Sen bilet satamayacaksın, gelirlerin daha da düşecek. Sponsor bulamayacaksın. Kötü yönetiyorsun kardeşim. Kongre de memnunsa bana halt yemek düşer. Erdoğan hocanın cenazesinde karşılaştığımız İrfan Aktar’a dedim ki; ‘Bu iş böyle gitmez, Divan Galatasaray’ın en üst kurumudur, Galatasaray’da kim varsa bu işe aklı eren eski başkan, eski 2. başkan, varsa ciddi başkan adayları, otursunlar, bir konuşsunlar. Çünkü çok ciddi riskler var. İrfan abinin bir şeyler yapacağına inanıyorum. Ama yapmazsa da yapmaz. Galatasaray’a yakışmayan işler oluyor. Birçok kişi muhalefet yaptığı için disipline verildi. Beni vermemişler. Niye bilmiyorum. Ya bu kadar kolay mı bu işler? Bunlar mı Galatasaray değerleri? Bu ne demek? Yarın, öbür gün Aziz Yıldırım gibi ona bilet satmayın, buna bilet satmayın noktasına mı gelecek Galatasaray? Beşiktaş bütün bunlarının arasından yıldız gibi parlayıp devam ederse Galatasaray’ın durumu çok kötü olur. Galatasaray bugün Türkiye Ligi’nin en büyük 2 takımından biri. Beşiktaşlılar alınmasın ama potansiyel olarak Galatasaray ve Fenerbahçe, Beşiktaş’ın biraz daha ötesindedir. Ama yarın, öbür gün Galatasaray aşağı inip Beşiktaş yukarı çıkabilir. Fenerbahçe’nin ne yapacağını bilemiyorum. Ama Fenerbahçe’nin opsiyonları Galatasaray’dan daha fazla. Yani Galatasaray’da başkan adaylarını sağdan say; Ali Dürüst, Adnan Öztürk diyorsun… Adnan Öztürk’ün de ne yapacağı belli değil. Onun da bir tecrübesi yok. O da Ribery’i elinden kaçırmış, defoları var. Kardeşim öbür tarafa bakıyorsun. Ali Koç diyor, Ferit Şahenk diyor, Hamdi Akın diyor…”
EMRE BELÖZOĞLU VE BEŞİKTAŞ TARAFTARLARININ ATIŞMASI
“Lüzumsuz işler bunlar. İnsanın maçtan sonra çocuğuyla sahaya çıkıp sevinmesi gayet normal. Muhtemelen Beşiktaşlı taraftarlar, Emre orta sahada çocuğuyla oynasa ya da öbür kalede oynasa bir şey yapmaz. Emre de mahsus, tahrik etmek için yapıyor bence. Emre ise söz konusu olan düşünüyordur. Belki iftira atıyorum ama iftiranın yakışanını atıyorum. Sabıkası var yani. Bunları yapan bir Emre var, bir de Volkan var. Fenerbahçe bir tanesinden kurtuldu. Şimdi ikisi, iki ayrı takımda yapıyor. Volkan geçmişe göre düzelmiş görünüyor ama Emre görünmüyor.”
BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE DERBİSİ
“Advocaat’a göre herkes sorumlu, Advocaat’ın hiç sorumluluğu yok. Bu adam beni çok da ilgilendirmiyor açıkçası. Kaliteli bir insan olduğunu düşünmüyorum. Bir sıcak görüntüsü yok, tipik bir alkol bağımlısı görüntüsü var. Öyle midir, değil midir, bilmiyorum. Suratta öyle bir ifade var. Kimsenin günahını almak istemem. Geldiğinden beri o hatalı, bu uyudu, falan filan… Hoş laflar değil bunlar. Fenerbahçe teknik direktörlüğünü hak etmiyor bence. Hollanda’da da başarılı olacağını düşünmüyorum. Beşiktaş kendi işini zora soktu. Fenerbahçe, Galatasaray karşısındaki taktiğinin bir benzerini uygulayacaktır. Savunmada Beşiktaş’ın önünü kesmeye çalışacaktır, ‘Bir gol bulur muyum’ düşüncesi içinde olacaktır. Galatasaray maçından farklı olacağını sanmıyorum. Pas yollarını keser Beşiktaş’ın. Atiba’nın üzerine baskı kuracaktır. Hücum falan da etmez. Aynı sonucu getirebilir, Beşiktaş’ın da savunma problemleri oluyor. Aynısı olursa, seyreyle şenliği son haftalara girerken. Keyifli hale gelebilir. Herkes kendini potada bulabilir, Fenerbahçe de dahil. Galatasaray’ın matematiksel şansı olsa da, işi Allah’lık. Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında 8 puan var, her şey olabilir.”
“DURSUN ÖZBEK 2018’DE SEÇİLİRSE ÜYELİKTEN İSTİFA EDERİM”
“Galatasaray genel kurulu benden ibaret değil. Herkes benim gibi düşünmüyor. Dursun Özbek’e kim oy verdiyse maçlara onlar gitsin. Benim yapabileceğim bundan ibaret. Fikirlerimi söylerim. Dursun Özbek’i de gördüğümde, ‘En azından tekrar aday olacaksan yönetimini yenileyerek gir, temsil sıkıntısı var’ dedim. Başka ne diyebilirim? Ben mi ‘Bu adam gelsin, bu adam gitsin’ diyorum? Böyle bir yetkim de olmasın. İnsanı manyak eder böyle bir yetki. Sonuç olarak ben lafımı söylüyorum. Ben en zor günde taşın altına elimi koymaktan çekinmedim. Ne yapayım ki ben? Ama şunu söyleyeyim ki; Dursun Özbek, 2018’de tekrar aday olup seçilirse, sana burada yemin ediyorum Galatasaray Spor Kulübü üyeliğinden istifa etmezsem haysiyetsizim, şerefsizim, aşağılığım, adiyim. O gün üyelik kartımı alırım, kulübün kapısına çivilerim, bir daha da kulübün kapısından içeri girmem, adını ağzıma almam bir yerde. Çünkü bugünkü Galatasaray, beni Galatasaraylı yapan hiçbir değeri temsil etmiyor. Ne tribünüyle, ne yönetimiyle… Galatasaray’ın 14 sene şampiyon olmadığı dönemde ben hep tribündeydim, bir gün bile kulübümden utanç duymadım. Mesele sportif başarı değil, mesele duruş, mesele hayata bakış, mesele tribündeki o pozisyon, mesele o yönetim kurulunun konuları ele alış biçimi. Sportif başarıyla bunun alakası yok. Taraftar da bunun farkında. Bu takım 3. olacaktı, Ali Sami Yen Stadı’nda 19 bin biletli, bana sorarsan 22 bin kişi bağırdı Galatasaray diye. Buna rağmen o taraftar oradaydı. Bugün niye böyle? Çünkü Galatasaray, Galatasaray gibi davranmıyor. Bu yüzden diyorum ki bu anlayış bir dönem daha devam edecekse ben Galatasaray’da devam etmeyeceğim.”
Spor Box